Afife Jale kimdir? İlk Türk kadın tiyatro oyuncusu Afife Jale kaç yaşında öldü? Afife Jale oyunları…

Posted by

İlk Türk kadın tiyatro oyuncusu Afife Jale’nin hayatını konu alan “Afife” oyununun provaları başladı. Oyun, 14 Eylül’de Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde prömiyerini gerçekleştirecek. Demet Evgar, Afife Jale’yi canlandıracak. Peki, Afife Jale kimdir? İlk Türk kadın tiyatro oyuncusu Afife Jale kaç yaşında öldü?

AFİFE JALE KİMDİR?

Afife, 1902 yılında İstanbul’un Kadıköy semtinde dünyaya geldi. 10 Kasım 1918 günü Darülbedayi’ye talebe olarak kabul olunan Beyza, Refika, Behire ve Memduha adlı beş kızdan biriydi. Afife ve Refika hariç öteki kızlar daha fazla dayanamamış ve “nasılsa sahneye çıkamayacakları” gerekçesiyle tiyatroyu bırakmışlardı. Aynı yılın 18 Aralık günü Refika tiyatronun suflör, Afife de “mülazım artistlik” (stajyer oyuncu) kadrolarına alınmışlardı.

Afife bir yıl süreyle bütün provalara devam etti, ama bir türlü sahneye çıkamadı. Öte yandan Refika, sahne gerisinde görev alan ilk Türk kadını oldu. 1920 yılının 13 Nisan gecesi prömiyeri yapılacak olan, Hüseyin Suat’ın “Yamalar” adlı oyununda, Emel rolü, Eliza Binemeciyan’ın tiyatrodan ayrılması sebebiyle ortada kaldı. Darülbedayi yöneticileri rolü Afife’ye oynatma kararı verdiler.

Böylelikle Afife, 22 Nisan gecesi, Kadıköy’deki Apollon Tiyatrosu’nda (sonrasında Hale Sineması, geçen yıla kadar ise Reks Sineması) Emel rolünü oynayarak sahneye çıkan ilk Müslüman Türk kadını oldu.

AFİFE JALE ÖZEL HAYATI

Afife Jale, 1928 senesinde ise bir arkadaşıyla Hafız Burhan konserine gitmiştir. Orada sanatçıya tamburuyla eşlik eden Selahattin Pınar ile tanışmıştır. Zaman içinde Selahattin Pınar, Afife Jale’ye deli gibi âşık olmuştur. Selahattin Pınar “Nerden Sevdim O Zalim Kadını ve Huysuz ve Tatlı Kadın” gibi ölümsüz şarkılarını bestelemiştir. Afife Jale ile 1929 yılında dünya evine girmiştir. Fatih Camii’nin karşısında tutukları evlerinde adeta hayatın yorgunluğunu atan çift, güzel ve mutlu günler yaşamaya devam etmiştir. Fakat güzel günler çok da uzun sürmemiştir. Afife Jale, tiyatro olmadan bir hiç olduğunu düşünüyordu. Yaşadığı bu stresli ve bunaltıcı hayat şiddetli baş ağrısına sebep olmuştur. İlaçlar yetersiz gelince, bu ağrıları sadece morfin uyuşturucusuyla dindirmeye çalışmıştır. Suriyeli Eczacı sevgilisinin alıştırdığı bu illetten bir türlü kurtulamamıştır. Bir kere alışmıştı, bırakması ne kadar kolay olabilirdi.

Bir gün Selahattin Pınar eşinin öğlen uykusu için odasına çekildiğini düşündüğü sırada anahtar deliğinden bakmıştır. Afife Jale’nin damarına morfin enjekte ettiğini görmüştür. Selahattin Pınar, bu duruma şahit olduktan sonra çok üzülmüştür. Afife Jale’nin morfini alabilmek için eczacı ile birlikte olması, eşi Selahattin Pınar’ı çok şaşırtmıştır.

Selahattin Pınar eşini hayata döndürmek için çok uzun zaman çabalamıştır. Fakat Afife Jale, günler geçtikçe daha kötüye gitmiştir. Bu durumdan sonra eşine kendisini terk etmesi için yalvarmaya başlayıp, “Selahattin beni terk et, benden sana hiçbir huzur gelmez, kendi hayatına bak!” şeklinde konuşmuştur.

Selahattin Pınar, altı ay sonra eşinden boşanmak zorunda kalmıştır. 1935 yılında yollarını ayırdıktan sonra esas sancılı sürecin içine giren Afife Jale, sokaklarda yatıp aşevlerinde karnını doyurup sefalet içinde yaşamak zorunda kalmıştır.

Son zamanlarını ise Bakırköy Akıl ve Sinir Hastanesi’nde geçiren Afife Jale, 39 yaşındayken 24 Temmuz 1941 yılında bir deri bir kemik aramızdan ayrılmıştır. Hiç bir gazeteye haber olmamıştır. Cenazesine 4 kişiden başka katılan da olmamıştır.

Selahattin Pınar, Afife Jale’nin ölümüyle yıkılmıştır. Daha da içine kapanıp, ardı ardına besteler yapmıştır. “Gecenin matemini aşkıma örtüp sarayım”…6 Şubat 1960’ta Todori’nin Meyhanesi’nde ölene kadar Afife Jale’yi unutamamıştır.

AFİFE JALE KARİYERİ

Müslüman kadınların tiyatro oynamasının yasak olduğunu bilmelerine rağmen bazı öğrenci kızlar, Tiyatro Eğitimi almak istemişlerdir.10 Kasım 1918’de, bu kızlardan sadece Refika ve Afife stajyer kadrosuna alınmışlardır. Refika ve Afife haricindekiler yani diğer kızlar daha fazla dayanamamış ve “nasılsa sahneye çıkamayacakları” gerekçesiyle tiyatroyu bırakmışlardır. Çünkü onlar için sadece bir hevesti. Oysaki Afife Jale’nin tiyatroya aşkla ve tutkuyla bağlıydı. Refika ve Afife’de sahneye çıkarılmamışlardı ama 18 Aralık 1918 günü Refika tiyatroda suflör, Afife de “mülazım artistlik” (stajyer oyuncu) kadrolarına alınmışlardır. Afife Jale bir yılı aşkın bir süre boyunca bütün provalara katılarak, kendini sahneye hazırlamıştır. O kadar çok çalışmasına rağmen bir türlü sahneye çıkamamıştır. Diğer yandan Refika, sahne gerisinde görev alan ilk Müslüman Türk kadını olmuştur.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir